Kırlarda 19 – Doğa iç huzurumuzun kaynağı

Mayısa özel bir hobiniz var mı? Benim var. 🙂 Artık öyle azlar ki, geniş tarlalarda arz-ı endam eyleyen halleriyle pat diye karşıma çıkmıyorlar bir anda… Yol kenarlarında öbek öbek varlar ama o koskocaman tarlaları dolduran kıpkırmızı halleri ile görünmüyorlar çok fazla. İşte benim Mayıs hobim kırlarda gelincik tarlası izi sürmek. 🙂

O sebeple Mayıs geldi mi, gözlerim fıldır fıldır.Geniş kırmızılıklara dikkat kesiliyorum. Uzaktan görüntüleri ile çoğunluk koyu renk toprak arazileri onlar zannediyorum ama yakına geldiğimde o kırmızılığı andıran renk daha da kırmızıya dönmüş, hele de çiçekleri belirginleşerek aradığım şeyin tam da o olduğunu betimleyen bir hal almışsa, sevinçten deliye dönüyorum. Bugün yine öyle bir gündü.

Yol kenarlarındaki kanola aralarında bitmiş sınırlı sayıdaki gelinciklerle gözlerime bayram yaptırmaya çalışırken, Keşan’a gitmek için seçtiğimiz Adilhan Köyü yolunda, buğday tarlası içinde hem gözümü hem gönlümü doyuracak kadar kocamanını bulduğum anda nasıl havalara uçtum anlatamam.

Bir tarafta (tıpkı benim gibi) hanidir beklemekte olduğu bahara nihayet kavuşmuş olan kuşların cıvıltısı… bir tarafta masmavi deniz.. üstümde ışıl ışıl gökyüzü… ve ellerimin altında bahar güzellerim…

İçinde gezinmek isteyenler için de sanki düşünülmüş gibi adım atılacak yerlerde minicik ekilmemiş toprak yüzleri… Seke seke, boşlukları pıt pıt adımlayarak gidebileceğim yerlere kadar gidip elimin altındakilere narince dokunuyorum: “Hoş geldiniz bahar güzellerim!”

Bir vakit sevip gözümü gönlümü doyurduktan sonra başlıyor fotoğraf çekimlerimiz… Benim olduklarım hariç, yukarıda eklediklerim ve aşağıya ekleyeceklerim, aslında hepsi çoktandır hayalimdeki denemelerin ürünü… Kolaya kaçıp otomatik modda şipşak fotoğraf çekmektense, manuelde, özellikle ışığa karşı çekimler yapmaya çalışıyorum. Ki ışığa karşı çekim yapmak oldukça risklidir. Objenin ön yüzü karanlık çıkar hep. Işığı artırsan bu defa aydınlık alanlarda patlamalar olur… Nasılsa bir yerlere yetişmiyoruz. Ayarlamalarımı yapıp aheste aheste basıyorum deklanşöre .

Gelincikler de başaklar da poz vermeye çoktan hazır. Zira bir gram rüzgar yok havada. Sanırsın yazdan bir gün…

Her zaman böyle olacak diye bir kaide yok. Zira hayat hep gel-gitli, inişli-çıkışlı. Buna rağmen hayallerimin rast gittiği bir gündeyim… Hem kavuştuklarıma seviniyorum, hem rast gidenlere…

Seviniyorum… daha bir seviniyorum…

Sevindikçe bana bu sevinci yaşatan güzellikleri daha bir seviyorum.

Sevdikçe bize bu güzellikleri bahşeden rabbime şükrediyorum.

Aksini düşünen var mıdır? Doğa iç huzurumuzun kaynağı…

Benim için dünyanın en güzel sahnesi açılıyor her yıl bu zamanlar… Bakmaya, seyretmeye doyamıyorum. Sahne arkasını bu denli muhteşem, bu denli albenili dekore edene… yönümü sahneye çevirip perdeyi benim için kaldırana… gördüğüm baharı içimde uyandırana… şükür!… çok şükür!… sonsuz şükür!

2 yıl önce şurada, “gelincik var olduğu sürece, şarttır yaşamak” demiştim… Bu kadar narinken hayata en çok meydan okuyan çiçek gelincik çünkü…İnsanların hoyratlığına, zalimliğine karşı belki de alınacak en güzel ders… İnadına sevmek, inadına sevinmek gerek!

Biz yeter ki farkında olalım, etrafımızdaki her bir güzelliğin, en ufacık nimetin…

Bu yazı kırlarda içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

10 Responses to Kırlarda 19 – Doğa iç huzurumuzun kaynağı

  1. ecehan dedi ki:

    Kesinlikle aynı fikirdeyim, iç huzurdur doğa… Ve resimler yine şahane ❤

  2. özlem dedi ki:

    Bizim buralarda gelincikler tükendi….

  3. derya dedi ki:

    Ahh ne güzel fotoğraflar yine Ruşencim, o gelincik tarlasında olmak istedim, şahane sadece buradan bakmak bile bana huzur verdi, sevgiler…

  4. rusyena dedi ki:

    Teşekkürler Ececim… ❤ ❤ ❤

  5. rusyena dedi ki:

    Çabuk gitmişler Özlemcim… Bizde en görkemli günleri… Yarın ve sonrasında yağmur bekleniyor, dün açmamış çok tomurcuk gördüm, onlar da açar, hepten güzelleşir kırlar…

  6. rusyena dedi ki:

    Deryacım, oradayken bana dünya duruyor sanki… hissettirdiği çokça huzur… resimlerine de yansıyor gerçekten… bu kış ben de bir kaç kez eski gelincikli fotolarıma baktım durdum… huzur enjekte ettiler resmen… 🙂 ❤

  7. Tülin dedi ki:

    Hikmet Çetinkaya nın tablolarını izlerken de aynı his.
    Belki senin de gelincikli fotolarından bir sergi açmanın zamanı lmiştir . Ne dersin?

  8. rusyena dedi ki:

    önce, yok canııımmm derim… fotoğraf sanatcılarından utanarak…. 🙂 sonra da, aaa neden olmasın derim… 🙂 Teşekkürler Tülincim, bir gün gerçek olursa fikir annesi sensin… 🙂

  9. Tülin dedi ki:

    Sanat iddaasında olmayan, sadece bir koleksiyonun sergilenmesiolur o zaman. Hem senin yaşadığın gibi daha küçük yerleşim yerlerinde bu tip sergilerin çok daha anlamlı olacağı düşüncesindeyim.
    Sen ciddi ciddi düşün bunu arkadaşım.

  10. rusyena dedi ki:

    beni çok fena telvik ediyorsun, içimdeki senden yana, başımın etini yemeye başladı… 🙂 sergilendiği an’ı gözümde canlandırınca da ne güzel bişey yapmış olacağımı hissettim.. çok ciddiye aldım şimdi… teşekkür ederim…

Yorum bırakın