Çok Sevdiğim “Çiftlik” Temalı Filmler -1

Hemen hemen her ay en az bir adet de olsa, çiftlik temalı film izlemeye zaman ayırıyorum. Çünkü çiftlikte geçen filmlere bayılıyorum. Çünkü orada çok sevdiğim doğa var, doğa ile başbaşa olmalar var, doğal yaşamlar var, doğası bozulmamış saf ilişkiler, komşuluklar, arkadaşlıklar var… Atlar var, atlı arabalar var… kuzular, oğlaklar, keçiler, koyunlar var… Bahçeler var.. tarlalar, tapanlar var… Köy evleri var… çitten duvarlar, makaralı kuyular var… Çiçekli kırlar, patika yollar var… Bazen rüzgarda danseden çamaşırlar, bazen de sarı ışıklı fenerler, lambalar var… Yürüyüşler var.. at binmeler, gezinmeler, koşmalar var… Hayvan otlatmalar, toprakla buluşmalar var… Gün ışıklı, aydınlık, pırıl pırıl sahneler var… Akan sular, ağaçlar, çayırlar, çimenler var… Sıcacık aileler, musmutlu çocuklar var… Galip gelen iyilikler, ihmal edilmeyen şükretmeler var…  O daracık yaşamlarda geniş geniş düşünmeler, derin derin hissetmeler var… Göstermeler, anlatmalar, farkındalık yaratmalar var…

Sanırım bir de arka planda serotonin ve dopamin takviyesi var… Zira ben bu filmleri izlerken çok ama çok mutlu oluyorum. Bu filmlerde bana iyi gelen, ruhuma dinginlik veren çok şeyler, hoş şeyler var…

İstedim ki, çiftlik filmleri izlerken benim gibi mutlu olanlar varsa, bu post onlar için alternatif bir liste olsun… Hepsini tek tek aydökümlerimde paylaşıyor olsam da, çok sevdiğim çiftlik temalı filmler tek başlık altında burada da bulunsun… arayanlara kolayca ulaşabilecekleri, çabucak açabilecekleri bir anahtar olsun… Meraklılar bulsun, benim gibi mutlu olsun…  🙂

İşte 10 filmlik ilk listem:

Anne of Green Gables / Yeşilin Kızı 

Başrolde, evlatlık olarak erkek çocuk bekleyen yaşlı iki kardeşin evine gelen; kızıl saçlı, çilli, çok konuşan bir kız var…. Adı Anne… geçmiş yaşamındaki acılara rağmen etrafındakilere pozitif ve optimist bakış açıları sunan, hayal dünyası pek engin, sevgi dolu bir yürek…

İlk sıraya onu aldım, zira bu filmi ben çok sevdim… Size de mutlaka ama mutlaka izleyin derim.

Cold Comfort Farm / Cold Comfort Çiftliği 

cold comfort

Stella Gibbons’ın aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanmış. Cold Comfort, Türkçe’de “teselli, züğürt tesellisi” gibi bir anlama geliyor. Türkçeye bu isimle uyarlanmamış ama “teselli çiftliği” olarak uyarlansa da içerikle birebir örtüşeceğini düşünüyorum. Zira başrolde, yaşamını sürdürmek üzere geldiği yere, neşe ve ümit getiren Polyannavari bir kız var. Filmdeki pek çok şey, özellikle de ana karakter “Anne of Green Gables” filmi ile çok benzerlik taşıyor. İkisi de farklı farklı yazarların kitaplarından uyarlama olduklarına göre, filmler birbirlerinden etkilenmemiş olmakla birlikte, yazarlar birbirlerinden etkilenmiş olabilir mi acaba, diye düşünmedim değil.

Film, 1930ların  İngiltere’sindeki köy hayatına güçlü bir ışık tutuyor. Misal; Avrupalılar kuzenlerle yapılan akraba evliliklerini oryantalist, şarkçı ve hatta İslamcı buldukları için aşağılarlar ya hep… meğer eski İngiltere’de bu olağan bir durummuş. Bir de filmde Oliver Twist’imi çağrıştıran bazı sahneler vardı ki…. hasılı ben bu filme bayıldım, çok bayıldım.

 

Jean de Florette ve Manon Des Sources

js 6

ms 2

Bu iki film birbiriyle bağlantılı…. ikinci birincinin devam filmi… Hayvanlarla ilgili bir çiftlikte geçmiyor olsalar da, köy yaşamı ve toprakla içiçe olma adına çok hoş sahneler var… Ve ben onları peşipeşine izledikten sonra öyle çok sevdim, öyle mutlu oldum ki haklarında ayrı bir post hazırlayıp uzun uzun yazmak istedim.  İlgi alanınıza girdi ise şuraya tıklayın ve sonrasında mutlaka siz de izleyin.

 

La Famille Bélier / Bélier Ailesi (Hayatımın Şarkısı)

Belier-Family-Poster1-625x336

Fransız yapımı bu filmde annesi, babası ve erkek kardeşi sağır-dilsiz olan, ailenin tek engelsiz bireyi genç kızın ailesi ile ilişkileri ve müzik öğretmeninin onu keşfedip müzikle içiçe olacağı bir geleceğe hazırlaması konu ediliyor.  Aralarda sessiz sakin bir kasabaya, doğaya ve keyifli bir çiftlik yaşamına dair görüntüler var… dram var… romantizm var… komedi var…  bir de seslendirilen fransızca nefis şarkılar var…

 

Heidi

heidi 2

Çizgifilmini bilmeyen var mıdır… Dedesiyle Alp dağlarındaki köy yaşamını… Peter’le keçi otlatmalarını… Tam Heidi köy yaşamına adapte olmuş, dedesiyle ve Peter’le mutlu mesut yaşarken teyzesinin çıkagelip onu Frankfurt’a, varlıklı bir ailenin evine, kızları Clara’ya arkadaşlık etmek için, sevdiği her şeyden acımasızca koparıp götürüşünü… Heidi’nin şehir yaşamında, hep ve daima, köyde bıraktıklarını ve köy yaşamını özlemesini… hüzünlenmesini… yine de hiç bir zaman ümidini yitirmemesini… her an keşif ve merak içinde, bazen de sırf bu sebeplerle başına iş açtığı hallerini….

Hakkında hiç bir şey bilmeyenler… özellikle, öncelikle siz izleyin… Çok seveceksiniz eminim.

 

 Far From Madding Crowd / Çılgın Kalabalıktan Uzak  

çılgın kalabalıktan uzak

Genç bir kadına amcasından bir çiftlik miras kalıyor ve farklı zamanlarda üç ayrı adam bu kadına aşık oluyor. Dönemin alışılmışlığına ters olarak kadın seçilen değil de seçen kişi olmak gibi bir tercih de bulunuyor, onu çok seven iki erkeği yüz üstü bırakıp kendisinin aşık olduğu üçüncü bir kişiyle gönül bağı kuruyor. Bu adam da tanışma sürecinde pek aşık modlarında ama….. deyip daha fazla spoiler vermeden anlatımımı burada keseyim en iyisi… romantik, aşk temalı dönem filmlerini seviyorsanız mutlaka izleyin derim… içinde bol bol çiftlik yaşamı  var… Bir de Oak vardı ki, evlenme teklif ettiği sahne pek içe dokunuşluydu… Bu arada, bu film Thomas Hardy’nin aynı adlı romanından uyarlanmış, bulunca okumayı mutlaka istiyorum.

 

Little Forest / Küçük Orman

little forest 2

Bu bir Güney Kore filmi… Annesi tarafından terkedilmiş gencecik bir kız, işini ve şehirdeki yaşamını bırakıp çocukluğunu geçirdiği köye gelerek eski evlerine yerleşiyor. İlerleyen sahnelerde şehir yaşamındaki beslenme tarzının  ve çocukluğuna olan özlemin bu dönüşte önemli etken olduğunu öğreniyoruz. Aynı köyde yaşayan iki çocukluk arkadaşı da bir süre sonra filme dahil oluyor ve film, çiftlik yaşamının yanı sıra insan ilişkileri üzerine de örüyor örgüsünü… Sırasıyla kış-ilkbahar-yaz-sonbahar mevsimlerinin geçiş güzelliklerine tanık oluyoruz bol bol… yöresel yemeklerin pişme serüvenlerine… tarlaların, bahçelerin büyüleyici hallerine… Öyle çok fazla aksiyon yok ama insanı alıp götüren bir film… Başlarda bir kaçış öyküsü gibi görünse de, kişinin kendini arama ve bulma sürecini masum ve naif bir anlatımla ele almış bu filmi ben çok sevdim…

 

Hrútar / Rams / İnatçılar (Koçlar)

koçlar 3

Birbiriyle küs iki yaşlı çiftçi kardeşin son zamanlarını konu edinen, dram ağırlıklı bir film. Filmde bol bol köy ve çiftlik yaşamı var… Her ne kadar filmin alt yazılarında keçi denilip dursa da bir tanecik keçi yok, bol bol koçlar, koyunlar var… çok sevdiğim Kuzey Avrupalıların robası desenli örgü kazakları var… ve finalde insanı hüzne garkeden ve ne gerek vardı, dedirten bir de pek hüzünlü bir sahne var. Farklı, akıcı bir film.

 

Antonia’s Line / Antonia’nın Yazgısı

ocak 1

Yukarıdaki resmi gördüm, bu filmin peşine düştüm… Toprağa ekmek için bir şeyler saçan bir kadın… Nefis bir sahne! Konu epeyce bir ilerleyince farkettim ki, feminist bakış açılı, özgürlükçü bir filmin içine düşmüşüm… Bununla birlikte bir kaç açık seçik sahne var… (Çocuklarıyla izlemek isteyenlere hemen hatırlatayım)…

Film, yaşlı bir kadının ölüm günü ile başlıyor, daha sonra o kadının gençlik yıllarına dönüyor. (Evet… bu kadın ana karakter Antonia).. Çok da genç değil, yanında yetişkin bir kızı var… ve bu anne-kız, anneannenin ölümü üzerine köylerine geri dönüyor, bu köyde yeni bir çiftlik yaşamı kuruyorlar kendilerine… Filme ara ara yedirilmiş çok hoş sahneler var… Bunun yanı sıra dönemin erkek bakış açısına ve bu bakış açısının toplumsal düzene verdiği yıkıma ışık tutan gerçekçi sahneler de var. Öyle bir an geliyor ki, zarar gören, incinen, özgürlüğünü dilediğince yaşamak isteyen her kim varsa bu çiftlikte buluşuyor. Çiftlik, kendi yazgısını kendi yazmak isteyenlerin buluşma noktası… Çiftlik dışındaki sahnelerde ise çoğunlukla din ve din adamları üzerine dikkat çekilmek istenmiş. Bu hali ile Juliette Binoche’un “Çikolata” filmini çağrıştırıyor. Hasılı pek çok şeyi sorgulayan ve sorgulatan bir film… Oscar ödüllüymüş de… Ergenlerinizin ve çocuklarınızın görmemesi gereken sahneler için bir kez daha uyarımı yapıp sevdiyseniz izleyin, derim…

Bu yazı paylaş ki çoğalsın, sevdiklerim, sevdiğim filmler içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

8 Responses to Çok Sevdiğim “Çiftlik” Temalı Filmler -1

  1. colette60 dedi ki:

    Ben de kır yaşamını pek severim , eski zamanların naifliği beni kendine çeker. Sayende bu tarz filimlerin – dizilerin pek çoğunun varlığından haberdar olup izledim . Bu yayının bazılarını yeniden izleme arzusu uyandırdı bende… Teşekkürler 💓

  2. rusyena dedi ki:

    bu postu hazırlarken ben de bazılarını yeniden, hem de tam şu an izleme isteğiyle doldum… ne güzel duygu… tatlı bir bağımlılık… 🙂

  3. Anonim dedi ki:

    film önerileriniz için teşekkürler

  4. rusyena dedi ki:

    keyifle seyredin…

  5. Özge akarsu dedi ki:

    Çok çok teşekkürler.pazar sabahı hediyesi gibi oldu.🤸🎈

  6. rusyena dedi ki:

    Keyifli seyirler… 🌼

  7. ali akyürek dedi ki:

    farklı farklı sayfalar ve içerikler gezdim hepsinden de hayal kırıklığıyla ayrıldım. sayfaya girdiğimde ANNE of Green Gables’i gördüm şu an okudupum kitap olarak onu başta görmek çok mutlu etti beni sonrasında gelen filmlerin hepsi de birbirinden güzel duruyor. çok teşekkür ederim. Düşündüğüm içeriği tam anlamıyla burada buldum.

  8. rusyena dedi ki:

    Bu biraz da zevkler ve ilgi alanlarının benzerliğiyle alakalı… Blog içeriğimin size hitap etmesine sevindim. Film, dizi, video gibi şeyleri en çok da bu sebeple paylaşıyorum.

Yorum bırakın