Threads bloglarımın pabucunu dama atar mı?

Zuckerberg’in yeni uygulaması Threads i duymayan kaldı mı? Sosyal medyada reklamını yapıp yapıp iki gün içinde milyonlarca instagram kullanıcısını şıp diye yeni bir mecraya kaydettirdiği yeni uygulaması. Twitter ın pabucunu dama atacağı varsayılan uygulaması. Hem de twitterda bot hesaplar, troller gırla giderken burasının siyasetten uzak kalıp daha nezih olacağı iddia edilen uygulaması.

Ben ilk gece hemencecik atlamayıp ertesi sabahı beklesem de dünya üzerinde kırk milyon beş yüz altmış sekiz bin altı yüz otuz sekizinci kullanıcı olarak girdim kapısından. Elon Musk’ın çocuğuna rakamlı harfli tuhaf bir kod numarası gibi isim vermesinden sonra bu uygulama ile bizlere bu numaraların verilmesi komplo teorisyenlerinin hayli ilgi alanına girip pek renkli tezler türettiler ise de ben bu iddiaların doğruluk/yanlışlık değerlendirmesini zamana bırakıp uygulamanın tadını çıkarmaya koyuldum. Zira bu uygulama bana öyle iddia edildiği gibi twitter a benzerliğinden çok mini bir blog havasındaymış gibi geldi. Zaten blog yazmayı da sevdiğim için “ben bunu anlık – günlük gibi kullanırım” diyerek kalbi bağımı da kurdum hemencecik.

Tamam instagramın anlık-günlük paylaşımlara fırsat vermesi çok güzel, hatta hikayelerde dilediğin kadar gönderiyi peşi peşine paylaşman da çok güzel de, o hikayelerde resimlerin üzerine uzun uzun, dolu dolu şeyler yazamamak, hikyelerini öne çıkarıp sabitlesen de bir süre sonra hikayelerin klasörlere tıkıştırılmış hali ve bir hikayeye ulaşmak için o klasördeki daha önce sakladığın tüm hikayelere bakmak zorunda kalmak gibi sıkıntılı yönler hiç hoş değil. İşte bu uygulamada paylaştığın yazılar ayrı yerde, resimler ayrı yerde. Karakter sayısı 500 le sınırlı ama gönderinin altına dilediğin kadar 500 karakterli yeni yeni eklemeler yapabiliyorsun. Üstelik paylaştığın video ya da resim yazısız paylaşıldığı için görüntü daha hoş ve bütünlüğü korunmuş oluyor. Ayrıca blog yazmak çok zaman alan, teferruatlı bir iş. Dolayısıyla ger gün blog postu yazmak geniş geniş zamanlar istiyor. Bu zaman okurdan da isteniyor. Okurun da geniş geniş zamanı olması gerek ki uzun uzun paylaşımları rahat rahat okuyabilsin. Oysa bu uygulamada anlık şeyleri kısacık paylaşıp yazılma ve okunma süreçlerini en fazla birkaç dakikayla sınırlayabiliyorsun.

Threadsi kullanmaya başlayalı neredeyse beşinci haftayı doldurmak üzereyim şu ana dek 110 civarı paylaşım yaptım. Hiç biri için de oturup ön hazırlık yapmadım. O an içimden ne geldi ise, anlık paylaşımlar. Çoğuna da fotoğraf, resim ve video ekledim. Çoğu zaten anlık şipşak çekimler, bazıları da yapayzekaya yaptırıp bari burada işe yarasınlar diyerek pc den şipşak bluetooth la telefonuma aktardıklarım.

Threads i twitter gibi kullananlar var. Kimileri laf sokma amaçlı, kimileri akıl satma, kimileri bilgi yayma, kimileri içini dökme… Artık kişinin zihin ve düşün dünyasında ne varsa… Çünkü Threads instagram gibi sahip olunan şeyleri ya da el becerilerini teşhir etme ya da gösterme yerinden çok beynimizde ne varsa onları ortaya döktüğümüz bir yer. Bir nevi zihin aktarımı. Ben de hakkımı daha çok beynimin günlük yaşamla ilgili aktarımlarını kayıt altına almaktan yana kullandım. Bazen de doğrudan düşün dünyamdan bir şeyler de orada olmak istiyor, onları da döküldüğüm oluyor. Hasılı blog yazmayı zeven bana Threads çok iyi geldi ve her gün daha da iyi geliyor.

Oysa instagrama alışkın çok kişi buradaki ıssızlıktan ve oradan gelmiş olmakla oranın havasını burada bulamamaktan sıkılıp kendini geri çekti ama söyleyecek şeyi olan, zihin aktarımı adına paylaşacak bilgisi-fikri-düşüncesi olan kişiler için gayet güzel bir platform. İnstagram aracılığıyla sahip olduklarımızı, evlerimizi, eşyalarımızı, yediğimizi, içtiğimizi, aldığımızı, satttığımızı, giydiğimizi, gezdiğimizi, yaptığımızı, ettiğimizi vesaire çok paylaştık, gösterdik, görmeyenlerin gözlerine soka soka gösterdik, ama artık şahsen ben insanların dışlarını/dışlarındakileri görmekten sıkıldım, biraz da içimizi/ aklımızı/ zihnimizi/ kalbimizi/ fikirlerimizi/ hislerimizi/ düşüncelerimizi/ ilgilerimizi/ bilgilerimizi vesaire paylaşalım. Düşün dünyamı donatacak yeni fikirlere, bakış açımı geliştirecek yeni pencerelere hep açım, açığım. Threads herkesin kültürel, sanatsal, edebi, tarihi, siyasi, bilimsel gibi pek çok konuda kaliteli paylaşımlar yapabildiği bir platform olsun çok ama çok isterim. Bu kadar sosyal medya platformu içinde bloglar nasıl hâlâ kültürlenme, bilgilenme görevleri ile ilk sıralarda yer alıyorlarsa Threads de neden onun minyatürü-pratik versiyonu olmasın. Sonuçta bu tür platformlarda en çok hangi paylaşımlar rağbet görüyorsa diğer kullanıcılar da ona göre hareket ediyor. Threads in tiktok kadar ucuz ve banal, twitter kadar agresif ve düşmanca bir yer olması da bizim elimiz de, nitelikli bir arşiv, bir bilgi deposu, bir kütüphane, bir dağarcık vesaire olması da bizim elimizde. Elbette zaten internette olan bilgileri copy-paste yapacak değiliz ama o gün güzel bir şeye denk gelmişizdir, okumuşuzdur, izlemişizdir, görmüşüzdür, duymuşuzdur, öğrenmişizdir, birileri de haberdar olsun isteriz. Birbirimizin dünyasına nitelikli katkılarımız olur hiç olmazsa.

Threads bu tür kısa kısa paylaşımlara çok uygun. Threads bana göre mini bir blog.

Bu platfomda paylaşım yapmak şimdilik sadece telefondan mümkün. Aynı blog gibi tüm paylaşımlar alt alta. Tüm gönderileri aşağıya doğru inerek okuyabiliyor, görebiliyoruz. Ama pc de sınırlama getirmişler, (eğer kullanıcı hesabını gizli yapmamışsa) ancak son yirmi beş gönderisini görebiliyoruz. Dediğim gibi ben 110 civarı paylaşım yaptım bunun 85 kadarı pc de görünmüyor. Belki ileride pc deki web sürümünde de iyileştirmeler yapılır, oralardan da post girilebilir. Bu sanırım biraz da uygulamanın göreceği rağbete bağlı.

Neyse işte, ben Threads i gayet benimsedim ve kullanışlı buldum. Bloglarımın pabucunu dama atar mı? Atmasa bile sık sık o pabuçları saklayacağından adım gibi eminim. 🙂

Blogda paylaşabileceğim bazı şeyleri oraya şipşak not düşmeye başladım bile. Ve bunu yaparken blog yazdığım anlardaki keyfi alıyorum. 🙂 Bunlar saklanan pabuçların minik minik sinyalleri. 🙂

Blog yazmayı seven dostlar, e hadi siz de gelin!

Bu yazı dobra dobra içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın