Sıcacık bir Türk filmi: “Bal Kaymak”

Dün akşam, içimi ısıtan keyifli bir film izleyeyim diyerek film sitelerini tararken rastgeldim afişine…

Film geçen yıl vizyona girmiş, ne hakkında bir şey duymuştum ne de tek kelime okumuştum. Filme dair hiç bir bilgi çıkmadı zihnimden. Ama afişteki sıcacıklık, sevimlilik kalbimi doldurmaya başlamıştı bile. Tv ekranlarından, en çok da dondurma reklamından, büyümüş de küçülmüş hallerine aşina olduğum küçük Beren Gökyıldız tatlı tatlı gülümsüyordu yüzüme. Yanındaki çocuğun da tıpkı Beren gibi gözleri ışıl ışıldı. Yakın zamanda kaybettiğimiz, tiyatro ve sinema dünyasının büyük ismi Tarık Ünlüoğlu ve “Muhteşem Yüzyıl”dan tanıdığım Sabina Tozija karakteristik bakışlarıyla bir şeylere dikkat çekiyor ve en çok da meydan okuyor gibiydiler. Arkalarında “Elveda Rumeli” ve “Muhteşem Yüzyıl” dizilerinden tanıdığım Filiz Ahmet’i görüp sırtını ormana dayamış sevimli kır evi ve hemen ön iki yanda sevimli köpek ve sevimli kazı da farkedince kalbime dolmaya başlayan o sıcacık şey çoğaldı çoğaldı, içimde kelebekler uçuştu. 🙂 Asker kaputlu kişi ile sağ arkadaki kişileri uzaklık itibariyle seçememiş olsam da belli ki film sıcacık bir aile filmi gibiydi. Ve sanki de yıllar önce çok severek izlediğim “Elveda Rumeli” dizisine benziyordu.

Tüm bunları düşünürken fragmanına tıklayıp izlemeye başlamıştım bile. Konuşmalar, mekan…. evet evet bu film tıpkı “Elveda Rumeli” gibiydi… Üstelik dahası da vardı sanki Heidi’yi hatırlatan anlar, görüntüler vardı… Küçük Beren sanki Heidi miydi?

Fragman biter bitmez filmine tıkladım ve başladım merakla izlemeye… İlk görüntüler kırların, ağaçların olduğu kuşbakışı görsel bir şölenle başlıyor. Fonda konuşan kişi, yaşlı bir adam gibi… ama görüntü afişteki sevimli köpeğe geçince anlaşılıyor ki o ses bu tatlıcık köpeğe aitmiş. Köpek de Heidi’nin Alplerde yaşayan dedesinin köpeğine ne çok benziyor!

Bir süre sonra gördüm ki film kurgu olarak Heidi ile çok yakın…. Heidi’nin ana omurgası alınmış üzerine başka ve yeni parçalar eklemlenmiş. Dolayısıyla kült bir yapıta bir öykünme, bir taklit var… Amaaaa! Bu film de en az Heidi kadar sıcak, Heidi kadar sevimli, Heidi kadar samimi olmuş.

Küçük Beren’in canlandırdığı karakterin adı Bade… Annesi ölünce teyzesi onu dedesinin köyüne götürüyor. -Ama bu köyde yalnızca dedesi yok, dedesi ile küs yaşayan bir de ninesi var.- Bu ikilinin küs oluşu da tıpkı yine bir kült yapım olan “Neşeli Günler” filmindeki Adile Naşit’le Münir Özkul’un ‘turşu sirkeli olur’, ‘hayır limonlu olur’ tartışması gibi, ‘bal kaymaktan iyidir’, ‘hayır kaymak baldan iyidir’ ikilemi… 🙂 Dede, çalışkan arıları ile nefis ballar üreten aksi, huysuz bir dede… Nine de, bir dolu keçisinin sütü ile nefis kaymaklar yapan inatçı, kızgın bir nine… 🙂 Heidi yalnızca biriyle mücadele veriyor, bu filmde küçük Bade iki huysuzla başbaşa… Zavallı Bade! 🙂

Neyse ki tıpkı Peter gibi keçileri otlatmaya gittiği bir arkadaşı var. O da Ömer…

Filmde harika doğa manzaraları var. Çekimler hem İstanbul’da hem Makedonya’da yapılmış. Kır ve orman görüntüleri kadar Ohri kıyısındaki görüntüler de harika, göz doldurucu, iç açıcı…

Mekanlardaki detaylar ince ince düşünülmüş ve o mekana sevimlilik katacak nesneler neler olmalı düşüncesi üzerinde epeyce durulmuş. Bu sebeple kostüm ve dekor sorumlularını ayrıca kutlamak gerek bence. O küçücük kazın varlığı, emaye çaydanlıklar, ninenin başındaki şapkamsı beyaz örtü, önündeki beyaz önlük…. keçilerin yukarıya doğru boynuzlu olanlardan seçilmiş olması bile ince bir düşünüşün eseri diye düşünüyorum. Çünkü her detay filme sevimlilik katmış, sevimli detayların bolluğu ile de ortaya çok sevimli bir atmosfer, tabii beraberinde de çok sevimli bir film çıkmış.

Ninenin yaşadığı ev ve evin konumu dahi çok hoş..

Bade ile toplumun deli diye ötekileştirdiği asker kaputlu kişinin kırık dökük balkondaki görüntüleri bile iç ısıtıcı… “Vizontele Tuuba”daki “ceviz getireyim yersin” sahnesine bir gönderme sanki… Burada küçücük bir kızla aklı uçmuş bir adam epey felsefik ve ciddi meseleler konuşuyorlar ama her iki sahne de ötekileştirdiklerimizin aslında tıpkı bizler gibi olduklarına dair güçlü bir vurgu yapmak ister gibi. Filmin bu mesajı bile başlıbaşına hem övülesi, hem sevilesi…

Her film farklı beklentilere cevap verir. Bu film benim dinlenirken, sıcacık-içimi ısıtan, içimde pozitif hisler uyandıran, hayatın güzel olduğuna dair hislerimi kuvvetlendiren bir film oldu. Ruhuma ve günüme iyi geldi. Bunca negatif-kasıtlı mesajlar içeren filmler sinema sektörünü ve bizlerin algılarını gaspetmişken, böyle hoş, ailece izlenecek filmler olduğu ve olacağı yönünde içime de su serpti. Dilerim izleyeni ve seveni, en önemlisi de değerini bileni çok olur. Yapımcılar bu tür filmleri yapmanın peşine düşer. Malum talep ne ise arz edilen de o oluyor!

Çocukları olan anne-babalar çocuklarınıza mutlaka izletin… Bir anne, bir öğretmen olarak yaşadığım toplumdan bunu istemeye hakkım olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz ne verirsek çocuklar onu alıyor. Çocuklarınızın arkadaşlarını çağırın, film izleme etkinliği yapın, çocuklar vurdulu kırdılı, kanlı ölümlü pc ya da tablet oyunları oynayıncaya dek sıcacık, aile filmleri izlesinler. Sanalda değil reelde yaşasınlar. Bir kaç kurabiye, bir parça kek ile de bu anları zihinlerinin “mutlu anılar” klasörüne atıp büyüdüklerinde çıkarıp çıkarıp mutlu olsunlar.. Büyüyünce paradan, puldan önce en çok onlar lazım oluyor!


Not: Bu postu yayınladıktan sonra yönetmeni hakkında bilgi tararken öğrendim ki, bu film “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinin kadrosu ile yapılmış. Diziyi hiç izlemediğim için bilmiyordum.

Bu yazı sevdiklerim, sevdiğim filmler içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

10 Responses to Sıcacık bir Türk filmi: “Bal Kaymak”

  1. Geçenlerde keyifsiz bir günümde neşeli bir film izlesem ne olabilir diye düşünürken hemen önceki film öneri sayfalarına baktım 🙂 İyi ki varsın, bu özenli sayfan ve yorumlarınla, çok sevgiler ❤

  2. rusyena dedi ki:

    sen ve blogun da iyi ki varsınız Aydekcim… birbirimize yetişiyor ve birbirimizi besliyor olmamız ne güzel… ❤ ❤ ❤

  3. Derya dedi ki:

    Öğrendiğim iyi oldu, böyle filmleri izlemeyi çok seviyorum, teşekkürler Ruşencim.. 🙂

  4. rusyena dedi ki:

    iyi seyirler Deryacım… ❤ ❤ ❤

  5. ceylandan dedi ki:

    sizin en ince ayrıntısına kadar dokunan bu mükemmelliyetçiliğiniz? 🙂 izleyeceğim

  6. rusyena dedi ki:

    🙂 öyle miyim gerçekten… 🙂

  7. ceylandan dedi ki:

    Tüm yazılarınız da sahip olduğunuz titizlik fazlası ile var. Sanki yapmış olmak için yapmaktan ziyade yapacak olmanın keyfi ile çalışıyorsunuz buda mükemmellik getiriyor.

  8. Geri bildirim: Ocak 2020 – Aydöküm | ruşyena

  9. Kiremithanem dedi ki:

    Ben bu yayına cepten bir yorum yazmıştım şimdi tekrar baktığımda yorumu göremedim gönderilmedi heralde ve üzüldüm de 😦 ama olsun biz bu filmi ailece izledik birazcık da ağadık çok tatlı çok güzel bir film geçrekten.

  10. rusyena dedi ki:

    aaaa üzüldüm… bazen onaylanmadan yayınanmıyor, bekleyen yorumlara baktım. iki tane bekleyen buldum… onlar mıydı yoksa… demek ki sık sık bakmam gerek… tüm yorumlar otomatik yayınlanıyor diye çok rahattım oysa… 😦 Bu tür filmler insani duygularımızı hatırlamamızı sağlıyor… güzellikleri de bir bakımdan burada yatıyor… bu filmin görsel güzellikleri de harikaydı tabii… sıcacıklığı, samimiliği… seviyorum böyle filmleri. 🙂

Yorum bırakın