Yollarda -3 (Bir güzel şehir bu Antep! / Gaziantep -Nisan 2017)

Küçük bir zihne en önce anlar, insanlar ve mekanlar kaydoluyor sanki. Yani kendimde böyle olduğunu düşünüyorum. Yollar, caddeler , sokaklar sonra geliyor…

Sonra hiç unutmuyorsun… üstünden yıllar yıllar yıllar geçse de… kaç kez geçip gittiğinin sayısı kaybolmuş olsa da… o taşlı, kaldırımlı, asfaltlı tabanın hafızandaki halini hep hatırlıyorsun. Kenarlarına dizilmiş evler, dükkanlar, yapılar bambaşka hallere bürünmüş çoktan, aralarından unutulup kaderine terkedilenler ve yaşamaya inadına devem edenlerle o yolun, o caddenin, o sokağın bildiğin yol, cadde ya da sokak olduğunu kesin kes teyit ediyorsun.

Küçücük ayaklarınla adımlarken bir başına kalsan yitip evinin yolunu bulamayacağını sandığın o kocaman dünyanın, gün gelip bir şehrin ortasında küçücük birkaç semtten ibaret kaldığını görüp her gidişinde bir kez bir kez daha şaşırmakla birlikte tarifi anlamsız bir tedirginlik de yaşıyorsun. Ve hala bu yaşında o sonradan bitme, öncesiz, bilmediğin yeni yollar-caddeler ve sokaklarda yine yeniden yitip babaevinin yolunu bulamayacağını zannedip yine yeniden korkup ürküyorsun. Zira çocukluğunda da büyük bir şehir olan Antep’in, ucunu bucağını kestiremeyeceğin büyüklükte kocaman kocaman kocaman bir metropol şimdi.

Ve artık, sınırlarını iyi bilip sahibi olduğun kendi şehrinde yürümüyor, gezmiyor, yol almıyorsun da; yeni bir şehre gitmiş yabancı bir gezgin gibi geziyor, görüyor ve yaşıyorsun bu çocukluk kentini… İçinin bir kıyısında durup durup olmadık zamanlarda ortaya çıkıp kendini hatırlatan bir burukluk, bir özlem, bir bağlılık, bir sevgi ile…

Sonra ağızlarının, gırtlaklarının, dillerinin, hançerelerinin değişik yerlerinden çıkardıkları  seslere ve o seslerin birleşip yarattıkları söz dizilimlerine kulak kesilip.. salt mekanları, yolları değil, insanını da çok özlediğini ayırt ediyorsun… konukseverliğini, insancıllığını, hal-hatır-gönül bilirliğini, vefalı halini… annenin mazide kalmış komşuluk ilişkilerini… İstisnaların henüz genel-geçere dönüşmediğini her temasında fark ediyor, daha da büyütüp dalgalandırıyorsun içindeki duygu denizini…

Çoktan göçüp giden Gülşen ablan ve annen, o denizin dibinde çöküp katılaşmış ama her an çözülüp çalkanacak bir tortu gibi… Ve riskli sağlık problemlerine rağmen 91inci yaşını sürmekle hayata sımsıkı tutunmuş babanın içine düşürdüğü bambaşka duygular… bir vesile ile koptuğun, bir taraftan yakınmış gibi  bir taraftansa mesafeyi korumaya çalıştığın yakınların, dalların, kanbağların…

Anılar… izler… endişeler… beklenenler… özlenenler… hüsrana garkedip çıkıp gidenler…

İyice emin oluyorsun; çocukluk kentin Antep’in, içinde hep bir yara olarak kalacak!

antep 1 a

Öte yandan bir güzel şehir bu Antep… bir tarihi vesika… bir açık hava müzesi… kadim köklerinden uçlarına dek yayılmış büyülü bir usare…

antep 3 b

antep 5 b

Ah bir de gastronomik anlamda damakları çatlatan muhteşem bir açık hava mutfağı… o tatlar…. o kokular! acıktırdıkça acıktıran… yedirdikçe yediren…. doymak nedir bildirmeyen… 🙂

antep 10 b

antep 11 b

30 yıldır bir Trakyalıyla evliyim… aralıklarla -20 yıla yakın- Trakya’nın farklı yerlerinde yaşadım, yaşıyorum. Karşılaştığım insanların bir çoğundan aldığım dönüt: “Hiç Gaziantepliye benzemiyorsun!” Anladım ki Gaziantep’i görmeyen batı insanı, izlediği filmlerden, duyduğu üç beş kelimeden yola çıkarak zihninde bir insan prototipi yaratmış. Aslına bakarsan cehaletten, bilgisizlikten, önyargıcılıktan kaynaklı bir yaratım bu… ki gelişmiş, kalkınmış, sanayide dünya sıralamalarına girmiş bir şehrin ve bu şehrin insanlarının nasıl olacağına dair bir tasavvur eksikliği de aynı zamanda… “siz bir Antep’e gidin, gezin, görün… şehri de insanlarını da tanıyın… bilmeyene anlatmak olmaz” deyip gülüp geçiyorum…  Yapacak bir şey yok! Cehaletin coğrafyası da yok!… Nasıl gezmemiş-okumamış-görmemiş  Avrupalı Ortadoğuyu aklında bir yere oturtmuşsa, gezmemiş-okumamış- görmemiş Türkiyeli de Güneydoğu’yu aynı perspektifle aklının belli bir yerine sabitlemiş… bilir gibi… bilirkişicesine… saçmalıyor muyum demeden, öyle rahat… 🙂

antep 9 b

antep 6 b

antep 7 b

Antep… köküm, kökenim, anayurdum, babaocağım, sevdiğim, özlediğim!… her vakit gidemediğim… gittiğimde “keşke biraz daha fazla kalabilseydim”, deyip her yerini doya doya gezip görmek istediğim…

antep 13 b

antep 8 b

antep 2 b

antep 12 b

Bu birkaç gün bile… istedim ki zırt, pırt fotoğraf peşinde koşup anı yaşamaktan kopmayayım.

antep 14 b

Şükür, bu gidişimde iyi vakitlerim bu fotoğraflardakilerden daha çok… Antep’imle daha bir içiçeydim.

antep 4 b

Bu yazı yollarda içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

8 Responses to Yollarda -3 (Bir güzel şehir bu Antep! / Gaziantep -Nisan 2017)

  1. tülin dedi ki:

    Işık doğudan yükselmiş yine 🙂

  2. rusyena dedi ki:

    🙂

  3. Arzu Sarıyer dedi ki:

    İlk görev yerimde ilk ev arkadaşım(kardeş bidiğim ) la başlayan Antepli dost biriktirme eylemim devam ediyor.Çok seviyorum bu ve dostlarımı,sizi de…Bir gün yüz yüze görüşebilme umutlarımla.selam ve sevgiler 💜

  4. rusyena dedi ki:

    ne güzel bunları duymak…. çok mutlu olurum… benden de sevgiler, selamlar…💜💜💜

  5. Özlem Soydan dedi ki:

    Ben de ne zaman Adana ile ilgili bir anımı anlatsam “sende Adanalı tipi var zaten” derler. Oysa ben Adanalı değilim 🙂 Olsam ondan da gururlanırdım, o ayrı.
    Fotoğraflara bayıldım. Çok güzeller. Tabii çekilen karelerin kendi güzelliğinin de etkisi var elbet 🙂

  6. rusyena dedi ki:

    milletce kategorizeyşını seviyoruz vesselam… 🙂 yeni fotoğraf makinemi hala keşfetme safhasındayım… en sevdiğim mod karanlıkta koyu çekiyor, ama ben karanlıkta kullanmaktan vazgeçemiyorum…🙂 yine de çok teşekkürler…

  7. colette60 dedi ki:

    İlk görev yerim , yıllar sonra tekrar gidip hayran olduğum, uzun süre kalırsam 100 kilo olabileceğim güzel şehir, güzel şehrin güzel insanları …

  8. rusyena dedi ki:

    her gidişimde özlemim de hayranlığım da katlanıyor… tabii göbekler de… 🙂 uzaktan sevmek en iyisi galiba 🙂

rusyena için bir cevap yazın