Yollarda -14 (Lapseki / Çardak – Kumadası’nda kumçiçeklerinin büyülü güzelliği)

12 yıldır yaşadığım coğrafyanın her bir güzelliğini defalarca görüp seyretmiş biri olarak, “görmediğim daha ne kalmıştır ki” dediğim bir vakit… belki de yeni bir keşfin kalmamış olma ihtimalini sessizce aklımdan geçirip heyecanımı sönük tutarken… “Dur” dedi yaradan, “ümidini kesme… Git ve gör, bir güzellik daha seni beklemede…”

Haberini okuldan geldiğim bir vakit yüzünde heyecanlı bir gülümsemeyle verdi kocacık… Facebook taki arkadaşlarından birinin paylaşımında görmüş ve benim bunu öğrendiğimde bayılacağımı bilmiş. Doğru bilmiş! Arkadaşının paylaştığı fotoğrafları görünce “Aman Allahım!… ilk boş günümde mutlaka gidelim” diyerek sevindirikli bir ısrarcı oldum. Ah ama günlerdir kapanıp sulu sepken dökülen havanın azizliği… Gitsek de yağmura-çamura garkolup ölümsüzleştirmek istediğimiz kareleri de ışıksızlığa mahkum edeceğimiz için, gidip görmeleri bir kaç gün göze alamadık. Lakin aklım hep oradaydı.

Ta ki geçtiğimiz Pazar, yağmur kabuğuna çekilip güneş de arkasına saklandığı bulutlardan sıyrılarak arada sırada da olsa gül yüzünü gösterene kadar.

Atladık, önce otomobilimize sonra otomobilimizle Lapseki feribotuna… 20 dakika sonra karşı kıyıdaydık. Gelibolu’dan Çardak’a direkt feribot var, hatta otomobille gitmemize gerek bile yoktu ama karşıya geçmişken daha başka yerleri de görelim-gezelim düşüncesiyle araçla geçmeyi tercih ettik. Nitekim Kumadası’ndaki güzelliklere doyup güneşi batırmaya az kala, gözümüze seyirlik-gönlümüze şenlik-baharımıza yenilik başka başka kır güzellikleriyle karşılaştık, çok mutlu olduk.

Günün en güzeli tabii ki Kumadası’nın pembe renkli kumçiçekleri idi. Bir kere o manzarayı görünce yeryüzü sanatının en güzel örneklerinden birinin karşısında olduğunu anlıyor insan. Eflatuna çalan tatlı bir pembelik… oraya buraya yayılmış…

Aralarda kanolaların ve hindibaların doygun sarısı, yaygın pembenin kalabalığıyla uyum içinde. Kimi hindibalar puf haline dönmüş bile.

Yakına gittiğinde anlıyorsun ki o pembeler minik minik bir dolu çiçek…

Bazı yerler halı misali… Konup konup fotoğraf çekilmelik…

“Ayyy şurası çok güzelmiş…. Yok yok şurası daha güzelmiş… Aman Allahım şurası daha da güzelmiş” diyerek halılardan halı, minderlerden minder beğeniyoruz. 🙂

Geldiğimizde tek tük insan var iken, sağımızda solumuzda önümüzde arkamızda, bazen kadrajımızın içinde bile artık daha kalabalığız.

Biz kocacıkla fotoğraf çekimlerimizde çiçeklerin üstlerine değil aralardaki kumlu boşluklara basmaya ve oturmaya özen gösteriyoruz ama pembe güzelliğe yer döşemesi muamelesi yapanlar da var. Yenilip içilmişlerin ambalajları, cam ve plastik şişeler-bardaklar, el-ağız silinmiş peçete-ıslak mendil atıkları… daha bir dolu şey oraya buraya saçılmış vaziyette… Çantama tıkıştırdığım alışveriş poşeti bir kısmını almaya yetse de kalan bir dolu şeyi toplamaya ne güç ne de zaman bulabiliyoruz. Fotoğrafları editlemeden paylaşsaydım, daha gerçekçi bir post hazırlamış olurdum belli ki, ama gönlüm o haliyle zihinlere kazınmasına el vermedi. Çardak Belediyesi bu turistik alana (yerel turist de olsa turist turisttir) kalıcı görevliler ve çöp toplama-biriktirme hizmeti getirir de, bu güzelim alan güzelliğine yakışır bir yaşam sürer belki.

Bu çiçekler yılın yalnızca bu zamanında ortaya çıkıyor, hepi topu bir ay kadar kalıyormuş. O bir ay süresince bu mekan konuk akınına uğradığına göre yerel yönetim yetkilileri kalıcı ve korumacı tedbirler üretmeliler demek ki.

Normalde burası plaj… Yazın bu çiçekler ortadan kaybolmuş oluyor ve bu kumsal tıklım tıklım insan doluyor. Çardak panayırına yazları mutlaka geliyor, Kumadası’na ve bu plaja da uğruyorduk. Ama bu güzel halini hiç bilmiyorduk.

Kumunun şifa kaynağı olduğu söyleniyor ve sırf kum banyosu için yazın her taraftan akın akın ziyaretçiler geliyor. Adını kendini meydana getiren kumdan alan bu ada, bu kadar bilinmekle beraber hala bakir ve mütevazı bir ada. Çardak sahiline yakın olması sebebiyle bir bölümü taştan, bir bölümü metalden yapılmış geniş bir köprü ile anakaraya bağlı ve en çok da balıkçıların mekanı.

Sahilin az ilerisinde kıyıya yakın bir dalyan var, şansımıza balıkçıların dalyanın ağlarından balık yakalama görüntülerine de denk geldik ki, adanın bu şahsına münhasır sakin bahar halini çok sevdik.

Bu postumu okuyup da adayı görmek isteyen herkes, lütfen gelirken yanınıza çöp poşetinizi alın ve çöplerinizi onun içine atın… araçlarınızı çiçek tarlalarının ortasına park etmeyin, çiçeklerin üstüne basmamaya özen gösterin ki, bu güzellikleri görmek yalnız bizlere değil, torunlarımıza, onların da torunlarına… daha daha nice kuşaklara nasip olsun.

Fotoğraftaki tatlışlara yanınızda bir şeyler getirmeyi de unutmayın. İnsana alışkınlar… birazcık mama ama en çok da sevgi bekliyorlar.

Bu yazı yollarda içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

11 Responses to Yollarda -14 (Lapseki / Çardak – Kumadası’nda kumçiçeklerinin büyülü güzelliği)

  1. Tülin dedi ki:

    Ahh…Çiçek denizi…Ne kadar güzel bir yermiş öyle.Çanakkale görmek istediğim şehirlerden birisidir.O kadar gezilip o kokuları içime çekmem gereken yer var ki orada..Sanırım 1 hafta ancak yeterli olur.

  2. Yine güzel bir paylaşım olmuş, sağolun😊 Pembe çiçekler harika, baharda hep dikkatimi çeken genelde doğada sarı çiçeklerin önce açtığıdır. Sonra pembeler, turuncular ve en son mavi- mor açanlar. Düşünmek lazım neden öyledir😊 renk sıralaması sizce nasıl? Sarı Uygur tıbbında mide bölgesinin rengi, değişimleri kabul alanı, turuncu göbek altı, yaratıcılık alanı ve mor navi, kafayla ilgili zihinsel renkler. Ay nerden nereye geldim 😊 sevgiler 💖

  3. Derya dedi ki:

    Harika fotoğraflar, nasıl güzel bir yer, bu yaz ksımetse Çanakkale diyoruz, o tarihe denk gelen güzellikleri görmek ümidiyle.. 🙂

  4. Naciye dedi ki:

    Merhaba Ruşen Abla,
    ne kadar güzel bir yermiş. Gitme imkanımız şimdilik olmasa da resimleriyle bizi buluşturduğunuz için teşekkür ederim. İnsanımız maalesef içinde bulunduğu güzellikleri böyle hoyratça kullanıp arkasına bakmadan gidiyor. İnşallah çevreye karşı daha duyarlı bir toplum oluruz vakit geç olmadan. Gezdiğimiz yerlerde bişeyler yiyip içtiğimiz zaman çöplerimizi mutlaka bir çöp kutusu arayıp ona bırakıyoruz ailece. İnşallah oraya gidersek de özellikle yanıma bir poşet alacağım😊. Sevimli havhavlara da mama alırız tabii.
    Sevgiler…

  5. rusyena dedi ki:

    Tülincim 1 hafta bile yetmeyebilir… karşı kıyı (bizim taraf) için 3-4 gün olsa, Anadolu yakası için en az 7-8 gün, adalar için de ikişerden toplamda 4 gün… tüm görülesi güzel yereri doya doya gezip görmek için yetmez bile…

  6. rusyena dedi ki:

    Aydekcim ince taç yapraklı, minik kır papatyalarını saymazsak (kışın da oluyor onlar), baharın ilk çiçekleri adı kara kendisi sarı olan karahindibalar… güneş ışıkları arttıkça renklenme de artıyor sanırım… diğer renkli çiçekleri daha sonra görüyoruz çünkü… en son da gelincik geldiğine göre koyu kırmızı için güneş ışıklarının ve sıcaklığın iyice bir artması gerekiyor. papatyalar gelinciklerle beraber coşuyor ama… oysa renkleri beyaz-sarı… bu düzlemde en başta yer almaları gerekiyor… ama değil… genetik kodlarında şifrelenmiş olduğu belli, biz bilemesek de belli ki var bir hikmeti… Uygur tıbbındaki dilleri çok ilginçmiş… bu tespitlerin de uygur tarihinde mutlaka vardır sebebi… çiçekler, renkler ne deriz mevzu… öğrenecek ne çok şey var…

  7. rusyena dedi ki:

    Deryacım çok sevindim… memlekete ve kampa gitmediğim zamanlara denk gelir de, buluşur tanışırız dilerim…

  8. rusyena dedi ki:

    Naciyecim, o bilinç olmayanlara en kısa zamanda gelir dilerim… güzelim yerleri öyle gördükçe çok üzülüyorum. çantamda poşet, otomobilimizin bagajında da kedi – köpek mamalarımız ayrı ayrı hep hazır… patilileri nerede, nasıl bulacağımızı bilmediğimiz için stoklarla çıkıyoruz kırlara… bazen bir deri bir kemik kalmış hayvanlara denk geliyoruz… özellikle kışın yiyecek bulamadıkları günler oluyor… gerçi şehirlerdeki hayvanlarda da durum pek farklı değil… bu tüm insanların sosyal sorumluluğu olmalı… belki bir gün o da olur… benden de çok çok sevgiler…

  9. Tülin dedi ki:

    Japonların Sakura zamanı gibi değerlendirilebilse keşke bu sahil bu mevsimde 😦
    Ne güzelmiş!

  10. rusyena dedi ki:

    Vizyon sahibi yöneticilerle olmayacak şey değil ama… (ama işte! 😦 )

Yorum bırakın